Gençliğimden beri dinlemekten asla bıkmadığım bir şarkıyla başlamak istedim .Filmi zaten efsanedir ancak Antonio banderas 'ın özel hayranlığımı kazanması bu şarkıdaki performansı sayesindedir . Özellikle gitarıyla tacizci patakladığı sahneye bayılırım . Bir çok şarkıda bu ateşli insanın içini kıpır kıpır yapan havayı bulsak ta aslında flamenco müziği bence derin ve coşkulu acıları daha çok yansıtıyor .Tek bir yazıda bu efsaneleşmiş müziği anlatma mümkün değil .O kadar çabuk tüketmek istemiyorum .Ruhumun bir köşesinde bu müziğe ait olduğumu hissediyorum. Antonio banderas'la başladığıma bakmayın kısaca endülüs halk müziği olarak tanımlanan bu müzik ; ispanyanın endülüs bölgesinde uzun yıllar bir arada yaşamış olan hristiyanlar , ispanya yahudileri , müslüman araplar ve çingeneler tarafından oluşturulmuş bir müziktir.Yani tam anlamıyla enfes bir sentez .Oluşturan topluluklara baktığımızda görülen çeşitlilikten ötürü flamenko ezgilerinde tüm bu etnik ezgileri görebiliyoruz .
Bulundukları toplumda dışlanmış ,hor görülmüş toplulukların sesi olmuş ,yoksulluk içinde yaşayan endülüs çingeneleriyle daha da gelişip dünyaya yayılmıştır .
Bu "her yerin yabancısı " insanların yersiz yurtsuz olması ,tüm yeteneklerine rağmen toplumun saygın kesimlerince bir türlü kabullenilmemeleri ve birde üstüne üstlük sürekli haklı ya da haksız yere aşağılayıcı bir suçluluk muamelesi görmeleri beni her daim üzmüştür . Bunca acının üzerine birde hayalperest diktatör hitlerin yahudilerle birlikte katlettiği yüzbinlerce çingene . Dünyayı gezen bu kültür belleği insanların en büyük zulme uğraması bugünkü flamenko müziğinin yayılmasını da epey etkilemiş diye düşünüyorum .
Ve flamenko müziği ile jazz müzik arasında oluşumları açısından büyük benzerlik görüyorum .Jazz müziğin düzene başkaldıran isyancı yapısını flamenko müziğinde de görmek epey mümkün .
Flamenkonun dansındaki sert duruşlar ,hareketler ,ifadeler bana hep onların düzenle olan kavgalarını düşündürüyor .Yaşadıkları tüm zorluklara rağmen yaşam biçimlerinden vazgeçemeyen ,acıları kardeş gibi kucaklayan bu insanları seviyorum .
Üç çeşit flamenko şarkısından bahsetmek istiyorum .En ağır başlı olan "conte grande" ; ( büyük şarkı ) adıyla anılan ve ölüm ,keder ,ve dini konularını işleyen " conte jando " dur ( derin şarkı ) ikisinin arasında ise " cante intermedio ( orta şarkı )bulunuyor .Dokunaklı ama daha az ağırbaşlı ,ve çoğunlukla doğu müziğinden esintiler taşıyan flamenkolardır.
En hafif tarz olan "cante chico " (küçük şarkı ) ise aşk ,kırsal yaşam ve eğlence konularını işler .
Her tarzın kendine özgü bir ritmi ve akor yapısı var . 1840 ' larda ise gitardan çok şarkı ve dans ağırlıklı olarak altın çağını yaşıyordu . Önceden "Cante " ler yani flamenko geceleri sadece yerli halkın evlerinde düzenlenirken 1842 de ilk flamenko gece klubü "cafe cante " Sevilla ' da açıldı . Günümüzdeki modern flamenkonun başlangıcı kabul ediliyor. 1936 'ya kadar yine de çok fazla dünyaya yayılmamış bu güzel müziğin kaderini ispanya iç savaşı değiştirmiş .Bir çok önemli sanatçının ülkesini terketmek zorunda kalmasıyla flamenkonun sınırları ispanyayı aşarak dünyada yaygınlaşmasının yolunu açtı. 1950 'lere geldiğimizde artık flamenko 'ya özel festivaller düzenlenmeye başladı ve 1960 'lara gelindiğinde bu görkemli müzik en saf haliyle yeniden dirildi .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder